Sındırgı

sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hobilerle Hem Eğlenin Hem Gelişin!

Hayatın hızlı akışı içinde kendimize zaman ayırmak, bir nevi lüks haline geldi. Peki, bu zamanı nasıl değerlendirmeliyiz ki hem keyif alalım hem de kendimizi geliştirmiş olalım? İşte size, hayatınıza renk katacak dört farklı hobi önerisi:


Para Kazandıran Tutku: Hobilerin sadece keyif vermesi gerekmiyor, aynı zamanda ek gelir kaynağı da olabilir. Örneğin, seramik ve çömlekçilik ile el becerilerinizi geliştirebilir, ürettiğiniz ürünleri online platformlarda satabilirsiniz. Karikatür çizme yeteneğinizi kullanarak da yaratıcı çalışmalar yapabilir, bu alanda ilerleyerek çeşitli projelerde yer alabilirsiniz. Bu tür hobiler, zamanla tutkunuz haline gelip size hem manevi hem de maddi kazanç sağlayabilir.


Forma Girmek İçin Hareket: Sağlıklı bir yaşam için düzenli spor yapmak şart. Sporu bir yük olarak görmek yerine keyifli bir aktiviteye dönüştürebilirsiniz. Örneğin, yürüyüş yapmak ve yüzmek gibi aktiviteler, hem fiziksel sağlığınızı korumanıza yardımcı olur hem de doğayla iç içe vakit geçirerek ruhunuzu dinlendirir. Spor yaparken aynı zamanda stresten uzaklaşarak kendinizi yenilemiş hissedeceksiniz.


Üretkenliği Artıran Hobiler: Üretkenliği artırmak ve zihni sürekli aktif tutmak için üretici hobilere yönelmek önemlidir. Doğa gezilerine çıkarak fotoğrafçılıkla ilgilenebilir, gözlemlerinizi fotoğraflayarak çevrenize farklı açılardan bakmayı öğrenebilirsiniz. Bu sayede hem yeni beceriler edinir hem de kişisel gelişiminize katkıda bulunursunuz.


Mutluluk İçin Hobi: Hayatın koşturmacasında unuttuğumuz en önemli şeylerden biri, kendimiz için keyifli vakitler yaratmak. Yüzmek, doğada yürüyüş yapmak, yeni yerler keşfetmek ya da sadece bir kitap okuyarak rahatlamak bile yaşam kalitenizi artırabilir. Hobiler, size mutluluk getirerek stresten uzaklaşmanıza ve enerji depolamanıza yardımcı olur.


Unutmayın, hobilerimiz sadece boş zamanlarımızı değerlendirmenin bir yolu değil, aynı zamanda kendimizi tanımamız ve geliştirmemiz için bir fırsattır. Hayatınıza yeni bir hobi katmak için hiç vakit kaybetmeyin. Belki de yeni bir tutku sizi bekliyor!


Süleyman ÇETİN

sindirgi.net | Sındırgı İnternet Gazetesi



Tasavvufun Ellerinde Zikirlerle Yoğrulan Çömlek Sanatı

Sındırgı Bardakhanelerinde Manevi Bir Yaklaşımla Zikir Dolu Çömlek Üretimi

Sındırgı'da yer alan geleneksel bardakhanelerde, asırlardır süregelen manevi bir ritüelle çömlek üretimi yapılmaktadır. Bu ritüel, zikirler eşliğinde topraktan başlayıp, son ürünün elhamdülillah denilerek tamamlanmasına kadar devam eden derin bir tasavvufî süreci barındırır.


Çömlek Ustalarının Tasavvufi Yapısı

Öncelikle, çömlek ustalarının karakter yapısı genellikle sabırlı ve dikkatli olmalarıyla öne çıkar. Ayrıca, Sındırgı'daki Kur'an kurslarında belli bir seviyede eğitim görmüş olmaları da dikkat çekicidir. Bu sebeplerle, çömlek ustalarının tasavvufi bir bakış açısına sahip oldukları söylenebilir. Toprağın hazırlanma aşaması, her ürünün ruhunun adeta mayalandığı ilk adımdır. Bu aşamada kullanılan toprak, 40 gün boyunca suda dinlendirilir ve arındırılır. Bu bekleme süreci, toprağın ruhani temizliğine ve olgunlaşmasına katkıda bulunur. 40 gün sonunda, zikirlerle yoğrulan toprak besmeleyle çarka yerleştirilir. Çarkta şekil verilen toprak, ya Hayy zikri eşliğinde bir ruha bürünür ve anlam kazanmaya başlar.


Şekillendirme ve Kuruma Süreci

Şekillendirme işleminin ardından ürünler, doğal ortamda 7 gün boyunca kurumaya bırakılır. Bu süreçte, ürünlerin içsel olgunlaşması tamamlanır ve adeta çömleğin ruhu pekişir. Kuruyan ürünler, fırınlama aşaması için dikkatlice hazırlanır. Fırına yerleştirilen çömlekler, odun atışları ile adeta cehennem sıcağında pişirilir. Cehennem düşünülerek tevbe-i istiğfar getirilir. Her odun atışı sırasında, tesbih duaları edilerek pişirme işlemi kutsal bir ayine dönüşür. "Sübhânallâhi ve’lhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber vela havle vela kuvvete illa billah" zikri, çömleklerin ruhani gücünü artırmak için sürekli olarak tekrarlanır. Fırında geçen her gece, sabaha kadar devam eden zikirlerle doludur; odun atma işlemi ve dualar eşliğinde çömlekler adeta birer ruh taşıyıcısına dönüşür.


Soğuma Süreci ve Tesbih Namazı

Fırınlama işleminin tamamlanmasının ardından, soğuma süreci başlar. Soğuma süreci boyunca tesbih namazı kılınarak, Allah'a şükürler sunulur. Çömleklerin fırından çıkarıldığı an, her bir sağlam ve çatlamamış ürün için elhamdülillah denir. Bu süreç, yalnızca fiziksel bir üretim değil, aynı zamanda manevi bir teslimiyetin ve şükrün ifadesidir.


Son Aşama: Zikirle Şifa Niyeti

Son aşamada, üretilen çömleklerin ruhani etkisi, onlardan su içenlere şifa olması duasıyla tamamlanır. Testilerin içinde biriken toz ve sıcak havanın dışarı çıkması için ise Hu zikri yapılır. Bu aşamada, zikir eşliğinde testiler üflenerek içlerinde biriken enerji dışarı salınır. İşte "püf noktası" deyimi de buradan gelir. İçeride sıcak olan testinin aniden dışarıdaki soğukla karşılaşarak çatlamaması için hem fiziksel hem de ruhani bir tedbir alınmış olur.


Sonuç olarak, bu yazı Sındırgı bardakhanelerinde uygulanan geleneksel ve manevi çömlek üretim sürecini ele almakta ve bu sürecin zikirlerle dolu derinlikli yapısını incelemektedir. Çömlek üretimi, sadece bir sanat değil, aynı zamanda ibadet ve şifa kaynağı olarak görülmektedir. Bu süreçte kullanılan her bir ritüel, çömleklerin hem fiziksel hem de manevi değerini artırmaktadır. Özellikle testilerin şifa niyetiyle yapılması ve zikirlerle desteklenmesi, bu el yapımı ürünlerin sıradan birer eşya olmaktan çok daha öteye geçtiğini göstermektedir.



19. ULUSLARARASI SANATÇILAR BULUŞMASINDAYIZ

Sanatın Dünyadaki Ustaları 19. Kez İstanbul'da Buluşuyor

2024 yılı Uluslararası 19. Geleneksel Sanatçılar Buluşması, Pendik Belediyesi'nin organizasyonuyla 13 Eylül Cuma günü Pendik Sahil'de törenle açılacak. Sergi alanında yerli sanatçıların yanı sıra, çeşitli ülkelerden gelen ustalar da eserlerini sergileyecek ve canlı sunumlar yapacak.


13-22 Eylül tarihleri arasında devam edecek festivalde, sanatseverler el emeği göz nuru sanat eserlerini yakından inceleme ve bu sanatların yapılışını ustalarından öğrenme fırsatı bulacaklar.


Balıkesir’den katılan tek atölye olan Bilge Seramik Sanat da, birbirinden değerli çömlek ürünlerini sergileyecek. Atölye koordinatörü ve çömlek sanatçısı Muhammet Çetin, “Bu yıl ilk defa bu festivale katılacağız. Festival için çok özel ürünler hazırladık. Çömlek sanatının en eşsiz eserleri olan bu ürünler, zamanımızın kültürel mirası olarak bir gün müzelerde sergilenecek. Fincan, vazo, gramofon, bardak, tabak, kase gibi hem kullanışlı hem de dekoratif eserlerimiz standımızda yer alacak. Tüm sanatseverleri, özellikle antika meraklıları ve koleksiyoncuları standımıza bekliyoruz” dedi.


🗓 13 Eylül - 22 Eylül 2024  

📍 Pendik Sahil Meydanı  

Tüm seramik ve çömlek severleri standımıza bekliyoruz.  

İletişim: 0535 849 3150



 




BALIKESİRLİ GENÇLERİ SANATA YÖNLENDİRMELİYİZ

Gençlerin sosyal medya bağımlılığı ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaşması için sanatı bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri önemlidir. Balıkesir’deki gençlerin sanatla buluşması ve potansiyellerini keşfetmeleri için çaba harcamalıyız.

Sanatın Gücü

Sanat, duyguları ifade etmenin ve yaratıcılığı geliştirmenin bir yoludur. Seramik, Resim, tiyatro, edebiyat gibi çeşitli sanat dalları gençlerin kendilerini ifade etmelerini ve yeteneklerini keşfetmelerini sağlar. Sanat, ruhsal ve duygusal gelişimi desteklerken aynı zamanda toplumsal farkındalığı arttırır.

Neden Sanat?

Sanat, bir ifade biçimi olarak gençlerin iç dünyalarını keşfetmelerine yardımcı olur. Çömlek yapmak, Resim çizmek veya sahneye çıkmak gibi aktiviteler gençlerin özgüvenlerini artırır ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olur. Aynı zamanda sanat, empati kurma becerilerini geliştirir ve farklı bakış açılarına açık olmalarını sağlar.

Sanat Etkinlikleri ve Organizasyonlar

Balıkesir’de gençleri sanata yönlendirmek için çeşitli etkinlikler ve organizasyonlar düzenlemeliyiz. Resim sergileri, tiyatro gösterileri ve edebiyat etkinlikleri gençlerin sanatla buluşmasını sağlayabilir. Bu etkinlikler gençlerin sanatçılarla bir araya gelmesini ve ilham almalarını sağlayacaktır.

Sanatın Topluma Katkısı:

Sanatın toplumsal etkisi büyüktür. Sanat sayesinde toplumun farklı kesimleri bir araya gelir ve ortak bir dil oluştururlar. Balıkesir’deki gençlerin sanatla uğraşması, toplumlarına ve çevrelerine olumlu katkılar sağlayabilir. Sanat, gençlerin kendilerini ifade etmelerini ve toplumsal sorunlara duyarlı olmalarını sağlar.

Sonuç olarak, Balıkesir’deki gençleri sanata yönlendirmek için çeşitli fırsatlar sunmalı ve onların potansiyellerini keşfetmelerine destek olmalıyız. Sanat, gençlerin hayatlarında önemli bir rol oynayabilir ve onları daha mutlu, sağlıklı ve başarılı bireyler haline getirebilir.


SINDIRGIDA NERELER GEZİLİR?

 SINDIRGIDA YAPMADAN DÖNMEYİN

Yörenin Tek Çömlek Atölyesinde kendi ellerinizle yaptığınız Toprak Fincan Takımı ve Çömlek Gramofonu almadan

⚫ Emendere'nin termal sularında şifa bulmadan

⚫ Hisaralan'ın kaplıca sularında yorgunluğunuzu atmadan

⚫ Şerif Paşa Camii ve meydanında tarihi atmosferi keşfetmeden

⚫ Tıbbi aromatik bitki çaylarını içmeden

⚫ Yöreye has ürünleri alabileceğiniz Hanımeli Çarşısını gezmeden

⚫ Ev hanımlarının evlerinde yapılan yöresel börekleri yemeden

⚫ Kertil Çam Ormanlarından özünü alan Tarihi Kertil Çam Kolonyalarını almadan

⚫ Antik Osmanlı çarşısını gezmeden

⚫ Atın üzerinde doğayı keşfetmeden

⚫ Ulus Dağında yetişen endemik bitkileri görmeden

⚫ Doğanın büyüsünde anılarınızı ölümsüzleştirecek kadrajları yakalamadan

Cüneyt Vadisi yürüyüş parkurunun tatlı rüzgarında oksijeni depolamadan

⚫ Tarihi Ambarlarda saklanan doğal ürünleri almadan

⚫ Üreticisinden doğal ürünleri alabileceğiniz, cumartesi günleri kurulan bölgenin en büyük kapalı pazar yerini gezmeden

⚫ Termal sulardan lezzetini alan yöresel Kabak Tatlısını yemeden

Yöreye has Küçükbükü Çıtır Kavununu almadan

⚫ Sokak köftecilerinde ekmek arası lezzetin tadına bakmadan

Birbirinden güzel lokantalarda, yörede yetişen et ve sebzeler ile yapılan ev lezzetindeki yemeklerin tadına bakmadan

Sındırgı'dan dönmeyin..


SINDIRGI TARİHİMİZ

Sındırgı’nın yerleşim yeri olarak kullanımı çok eski yıllara dayanmaktadır. Lakin Sındırgı’nın şehir olarak kuruluşu 18.Yüzyılın sonlarında olmuştur. M.Ö. 6. yüzyılda Persler, Lidya ve bütün Anadolu ile beraber (Misya) denilen bu çevreyi de İran İmparatorluğuna katmışlardır. 200 yıl kadar İran egemenliği altında kalan bölge Bergama Krallığı ile birlikte Romalıların yönetimine geçmiş daha sonra, önce Bizans sonra Selçuklular tarafından ele geçirilerek idare edilmiştir. Karesi Beyliğinden sonra Osmanlı Egemenliği altına giren bölgeye gelen Çavdarlılar, Avşarlılar adlarını taşıyan Türkmen toplulukları, Sındırgı yöresine yerleşmişler ve Çavdarlı aşiretinden Halil Ağa’nın mezarı halen İlçemiz Karagür Kırsal Mahallesi mezarlığındadır.


Yine antik kaynaklar, Balıkesir ve çevresini Misya (Mysia) olarak kaydetmektedir. Sındırgı tarihte Carsea ve Koruköy adlarını alan eski bir yerleşim alanıdır. Sındırgı’ya tarih sırasıyla Lidyalılar, Persler, Bergamalılar, İ.Ö. 129 yılında Romalılar, Bizanslılar 11. Yüzyılda da Selçuklular egemen oldular. Beylikler Döneminde Karesi Beyliği sınırları içerisinde kalan Sındırgı, 1323 yılında Osmalıların eline geçti. Bu bölgeye : Çavdar, Avşar, Yağcıbedir, Cepni, Karakeçili yörükleri yerleştiler. Daha sonra mübadele ve göçlerle ilçenin nüfusu genişlemiştir.


Çavdarlı Halil Ağanın torunları aralarında anlaşamayarak kardeşlerden Şerif İstanbul’a gitmiş, saraya girmiş bir zaman sonra PAŞA ünvanını alarak Sındırgı’ya dönmüştür. Kocakonak Köyüne yerleşerek Sındırgı ’nın bulunduğu yeri kendisine koruluk ve çiftlik yapmıştır. Daha sonra bu yeri cazip görüp Midilli adasından getirttiği Rum ustalarına Koca Camii (Şerif Paşa Camii )’nin, yanındaki hamamı, (Kocahan) yaptırmıştır. Böylece şimdiki Sındırgı Koruköy adını alarak 1845 yılında köy haline gelmiştir. 1884 yılında Belediye kurulmuş, 1913 yılında Bigadiç’ten ayrılarak ilçe olmuştur.


29 Haziran 1920 tarihinde Yunan işgaline uğrayan ilçenin halkı, canla başla mücadele ederek Rum Birliklerini (sindirmiş) (yıldırmış), sonuçta bir yerde barınamayacaklarını anlayan işgalciler bir çok yangın çıkardıktan sonra İlçeyi terk etmişlerdir.


3 Eylül 1922’de işgalcilerden temizlenen SINDIRGI bu günü resmi kurtuluş günü kabul edip, her yıl coşku ile kutlamaktadır.


Doğal güzellikleri ve yeraltı kaynaklarıyla Batı Anadolu’nun keşfedilmeyi bekleyen güzide ilçesi Sındırgı, Balıkesir iline bağlı olup, il merkezine 63 km, İzmir’e 150 km, Akhisar’a 57 km, Simav’a 87 km.



Sındırgı Gezilecek Yerler

TURİSTİK İLGİ NOKTALARI:


HANIMELİ ÇARŞISI

Hanımların elinde şekillenen yöresel ürünlerin sergilendiği bu çarşı sayesinde kadınlar hem ev ekonomisine katkı sağlamakta hem de sosyal hayatta daha etkin rol almaktadırlar.


GÜREŞ EVİ

Türkiye’nin ilk Güreş Müzesinde Sındırgı’nın medar-ı iftiharı pehlivanlarımızın hayat hikayelerini, kazandıkları madalyalarını ve güreşe ait aksesuarları görebilirsiniz. Geçmişten geleceğe güreş kültürünü aktarmak ve Sındırgı’nın pehlivanlar diyarı olarak anılmasını sağlayan Başpehlivanlarını yaşatmak adına Güreş Evi İlçeye kazandırılmıştır.


BİLGE SERAMİK SANAT ATÖLYESİ

Bilge Seramik ve Sanat Çömlek Atölyesi, Toprak sanatının hikayesini yaşatan, doğal, sağlıklı gıda kabı ve sanatsal üretim felsefesini nesillere aktaran sosyal girişim projesidir. Seramik sanatını deneyimleyebiliyor ve yaptığınız vazo, bardak veya fincanı alabiliyorsunuz. Sanatseverler için keyifli bir mekan.


EMAN TERMAL OTEL

Sındırgı İlçe merkezine 7 km mesafededir. Doğa ile iç içe olan bir oteldir. Otelde yürüyüş parkurları, şelale, açık ve kapalı havuz bulunmaktadır. Doğal mineralli su ruhunuzu ve bedeninizi arındırmak için sizi bekliyor. Mineralli suyun tedavisini yardım ettiği hastalıklar: - başta sedef hastalığı, Egzama, Balık Pulu, Mantar, Yara ve yanıklar, -İçildiğinde mide ve bağırsak yaralarını iyileştirmeye, -İltihaplı Romatizma, Gut hastalığı


ZİNDAN KAYALARI

Sındırgı merkezine 21 km uzaklıkta olan ve Çoturtepe mahallesinde 3 bin yıllık kaya yerleşkesi bulunmaktadır.


KIŞLA MÜZE HAN

Tarihte Redif Kışlası, İlkokul, Askerlik Şubesi olarak kullanılan bina, geçmiş kent tarihi ve kent kimliğine ait eserlerin sergilenebildiği müze ve yine İlçeye gelen turistlerin şehrimize ait kültürel değerlerle otantik bir havada konaklama yapabilmesi için butik otel olarak değerlendirilmektedir.



Çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapan Çaygören Barajında olta balıkçılığı yapabilir, baraj manzaralı tepede sevdiklerinizle seyrin tadını çıkarabilir, günlük taze tatlı su balığı yiyebilirsiniz.


HİSARALAN KAPLICALARI

Suyunda şifa, doğasında huzur olan bir yer. Burada jeotermalin yeryüzüne nasıl çıktığını canlı bir şekilde görebilirsiniz.


KILAVUZ DEDE TÜRBESİ

Sındırgı’da medfun bulunan gönül sultanlarından biridir. Kendisi Karesioğulları’ndandır. Çok sayıda vakıf bıraktığı Vakıf kaynaklarında mevcuttur. Burada Bizans’lılarla girdiği bir savaşta şehit düşmüştür.


ŞERİF PAŞA CAMİİ

Şerif Paşa; 1834 yılında Midilli adasından getirttiği Rum ustalarına Şerif Paşa Camii’ni yaptırmıştır. Sındırgı’nın tarihini yansıtan değerli bir yapıdır.


SİNANDEDE YAYLASI

Doğal güzelliğinin yanı başında doğa yürüyüşü yapanlara ve kamp kurmak isteyenlere uygun bir alan olması itibariyle gezilip görülecek bir yerdir. Doğal koyun yoğurdu ve kaymağının lezzetine bu yaylada bakabilirsiniz.


ULUS DAĞI

1769 mt rakımı ile bölgede Uludağ’dan sonra en yüksek dağdır. Yemyeşil doğası ve eşsiz güzellikleri arasında doğa yürüyüşü yapabilir ve kamp kurabilirsiniz. Tıbbi aromatik bitkiler ile bölgeye has endemik bitkileri toplayabilirsiniz.


OBAM TERMAL

Obam Termal, muhteşem bir doğaya sahip. Kızıl çam ormanlarının kuşattığı ve yeşilin bin bir renginin hakim olduğu bu manzarayı, eşsiz travertenler ve Simav Çayı üzerindeki göl manzarası kusursuz bir tabloya dönüştürüyor. Özgün mimarisi doğayla bütünleşiyor; kış aylarındaki göl manzarasına yılın on iki ayındaki orman manzarasını da katıyor. Obam Termal, hem yalnız kalarak sükunet bulmanız; hem de sosyalleşerek eğlenebilmeniz için detaycı bir yaklaşımla projelendirilmiştir.


AKPINAR YAŞAM MERKEZİ

Hikayelerin el sanatlarıyla buluştuğu yöresel ürünlerin istihdama dönüştüğü sosyal yaşam alanı , Akpınar yaşam merkezi kadınları istihdama kazandırmak ve turizmde gezilebilir alanlar oluşturmak adına kurulmuştur.


Göl manzaralı, doğayla iç içe şehir gürültüsünden uzakta ailenizle birlikte huzurlu tatil yapma imkanı kışın odalarda bulunan hamam ve havuzun içinde termal su eşliğinde rahatlarken yazın sıcağında açık havuzlarda göle karşı yüzmenin tadını çıkartın.göl kenarında sabahları yürüyüşler yaparken aynı zamanda balık tutma keyfini de çıkarabilirsiniz. Bir kere deneyin, vazgeçemeyeceksiniz...



SINDIRGI'DA AKPINAR TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİNİ BİRDE BÖYLE DİNLEYİN

 Sındırgı ilçesi Işıklar köyü/Mahallesi’nde yaşayan, köyün ve çevrenin en güzel ve alımlı kızı olarak bilinen Alyanak Emine adlı bir kız vardır. Emine köyden sevdiği gençle bir gün nişanlanır ve ardından genç askere gider.

O zamanlarda Mehmet Efe denilen ve dağlarda gezen bir eşkıya vardır. Zaman zaman köylere inen Mehmet Efe bir gün Işıklar Köyü’ne iner o sırada Akpınar’da arkadaşlarıyla su doldurmaya gelen Emine’yi görür ve sevdalanır. Emine’yi ailesinden isteyen Mehmet Efe nişanlı olduğunu öğrenir. Kızı alamayacağını anlar. Buna rağmen sevdası gün geçtikçe çoğalır. Hatta Emine’yi kaçıracağını bile söyler. Emine’nin ailesi kızlarını saklar. Mehmet Efe’nin Emine’nin sevdasından sık sık köye indiğini duyan jandarma, bir gün pusu kurarak Mehmet Efe’yi öldürür. Mehmet Efe ölmeden önce Emine’ye duyduğu sevdasını şu mısralarla dile getirmiş ve dilden dile dolaşarak günümüze de türküsü gelmiştir..


Ak Pınar Yapısına (Eminem) Türküsü Sözleri

Akpınar yapısına

Gün doğmuş kapısına

Eminem çiçek yollamış

Uyandım kokusuna


Güzelim güzelim

Çiçek geldi yakından

Yaprakları haber verdi

Bana burcu kokundan


Akpınara varayım

Eminemi göreyim

Eminemin yoluna

Canlar verip öleyim


Güzelim güzelim

Öldüğüne yanmazdım

Gözüm sana kapansa

Cennet bile anmazdım


Akpınar yapısına

Gün doğmuş kapısına

Eminem çiçek yollamış

Uyandım kokusuna


Güzelim güzelim

Çiçek geldi yakından

Yaprakları haber verdi

Bana burcu kokundan


Akpınar yolu geniştir

Kız urbanı değiştir

Mehmet canlar verirken

Can Eminem demiştir


Güzelim güzelim

Kara bağla hırkaya

Telli kuşum bıraktırdı

Eminemi arkaya


-Sındırgı Yöresi Türküleri





Balıkesir'in ve İlçelerinin Şiirleri

BALIKESİRİM ŞİİRİ

Balıkesir'in güzel ilçeleri

Sındırgı, Bigadiç, Dursunbey, İvrindi

Altıeylül, Havran, Balya, Karesi, 

Savaştepe, Kepsut, Susurluk, yemyeşil hepsi


Kuzu, balık, kuş cenneti, Kolonyası,

Gönen, Manyas, Marmara Adası

Zeytini, höşmerimi, peyniri, balı

Tescillidir! Halısı, kilimi, çömleği, sanatı


Balıkesir'in denizi, doğası, güneşi

Tarihi evi,  Kuvayı milliye ve Seyit Onbaşı,

Huzuru, mutluluğu, kültürü, yemeği

Balıkesir'im! her şeyin güzel, her şeyin sevgili


Çalışkan kadını, yörüğü, macırı

Balıkesir'in ormanı, sahili, kaz dağları

Gömeç, Burhaniye,  Edremit

Irmak, irmik, helva, keşkek ve tirit


Meşhurdur Ayvalık, Erdek, Bandırma

Balıkesir'in şiiri, benim şiirim, sizin şiiriniz

Ey yolcu! Balıkesir'e hoş geldiniz 

Gelen gitmez, artık burası sizin şehriniz..


Ayvalık Şiiri

Sahilinde binlerce uygarlık

Gelmiş geçmiş Ayvalık'tan

Tarih dolu her yeri

Benim güzel Ayvalık'ım.


15 Nisan 1934 günü

Ata'm gelmiş Ayvalık'a

Yurdu kurtarmak için

Orduları göndermiş buraya


Cundası, Şeytan Sofrası

Tostu, balığı, lor tatlısı

Çiftetelli, harmandalı, oyun havası

Ne güzel olmuş Ayvalık'ım.


Balya Şiiri

Balya, sen ne güzelsin, sen ne özelsin

Maden gibi sağlam, yumuşacık Tereyağın gibisin

Seramik toprağınla ünlü, narenciye bahçelerisin

Meyvelerin bereketli, ürünlerin Zengin Balya


Balya, sen ne güzelsin, sen ne özelsin

Kaplıcaların şifa verir, suyun canlandırır

Yeşilin huzur verir, dinginliğin güneşin ısıtır

Balıkesir'in güzel ilçesi, Gururlu Balya


Bütün Balya, ilçe, köy, bayır, bucak,

Yedi iklim, sular, çiçekler kucak, kucak,

Gönülleri bulutlarla huzur dolduracak,

Bahar mı geldi yoksa Yeşil Balya..


Bandırma Şiiri

Kızılcık şurubu içtim, tatlı bir serinlik

Lor tatlısı yedim, lezzetli bir esinlik

Sütlü kadayıf aldım, mis gibi kokuyordu

Höşmerim yaptım, yumuşacık dokuyordu


Sahili gezdim, kuş cenneti gördüm

Yeşil ve mavi renklerle ördüm

Deniz kenarında huzur buldum

Marmara'nın sularıyla sevinç doldum


Bandırma vapuruyla gemiye bindim

Ağaçların arasında yolu tayin ettim

Balık tuttum, taze taze pişirdim

Sokaklarda tarihi Bandırma'yla tanıştım..


Marmara  Şiiri

Denizin bağrında telli duvaklı

Çoğumuzdan kopmuş azın Marmara!...

Mermerlerinde nice sır saklı

Kışlara gülümser yazın Marmara!...


Bengi zeybeği dillere destan

Yörüğün ayranı içilir tastan

Halk nağmelerinle eylersin mestan

Bir başkadır türkün, cazın Marmara!...


Küçük şehirden geldin bu hâle

Kayalıkların boldur sanki bir kale

Doyumsuz denizin sığmaz hayale

Tarif edilemez hazzın mavi Marmara!...


Bugünden yarına taşırsın umut

O güleç hâlinle gönlümü avut

Masmavi denizinde gülümser bulut

Kirlenmesin sahilin, suyun mavi Marmara!...


Hayalin; zamanı, zemini aşar

Avşa'dan yol alır, sonsuza koşar

Bu güzel adalarda kardeşçe yaşar

Yörüğün ve Macırın yeşil Marmara!...





Bigadiç  Şiiri

Burhaniye  Şiiri

Dursunbey  Şiiri

Edremit  Şiiri

Erdek  Şiiri

Gömeç  Şiiri

Gönen  Şiiri

Havran  Şiiri

İvrindi  Şiiri

Kepsut  Şiiri

Manyas  Şiiri

Savaştepe  Şiiri

Sındırgı  Şiiri

Susurluk  Şiiri


Balıkesir denince akla gelen kelimeler şunlardır: 
"Altıeylül, Karesi, Balıkesir, Ayvalık, Balya, Bandırma, Bigadiç, Burhaniye, Dursunbey, Edremit, Erdek, Gömeç, Gönen, Havran, İvrindi, Kepsut, Manyas, Marmara Adası, Savaştepe, Sındırgı, Susurluk, deniz, doğa, güneş, zeytin, höşmerim, peynir, bal, halı, çalışkan kadın, Yörük, macır, tarihi ev, Seyit Onbaşı, Kuvayı milliye, huzur, mutluluk, orman, sahil, kaz dağları, kolonya, kuzu, balık, kilim, kuş cenneti, ırmak, irmik, helva, keşkek, tirit, yemek, kültür, sanat, çömlek"

TEK ÇİVİ ÇAKILMADAN YAPILAN AHŞAP CAMİ : ELMALI

 TEK ÇİVİ ÇAKILMADAN YAPILAN AHŞAP CAMİ

  ELMALI KÖYÜ : İZNİK / BURSA 

Bursa'nın İznik ilçesi Elmalı köyünde 1884 yılında Trabzonlu ustalar tarafından çivi kullanılmadan, çentik yöntemiyle büyük bölümü 93 meşe ağacı kullanılarak yapılan ahşap cami, ihtişamıyla yıllara meydan okuyor.

O dönemde büyük bölümü 93 meşe ağacıyla yapıldığı bilinen, tavanında çam ve bazı bölümlerinde ardıç kullanılan yaklaşık 150 metrekarelik camide, küçük bir asma kat da bulunuyor. Cami, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.  

Bu özellikteki bir caminin Doğu Karadeniz'deki yapıları andırdığını görüyoruz. Burada 1871'de bir mescit inşa edilmiş. Bu mescit daha sonra bir yangınla yok olmuş. Daha sonra Trabzonlu ustalar tarafından 1884 yılında şimdiki çivisiz ahşap bir cami yapılmış. 

Söz konusu camiye 1947'de küçük bir ekleme yapılmış.

Ahşap camide ısıtma sistemi olmadığı için kışın yeni cami, yazın ise ahşap cami kullanılıyor. 

Çivisiz cami bizim kültür mirasımız olarak korunup kollanıyor. Marmara Bölgesi'nde çivisiz yapılan tek cami olduğu için vatandaşlar zaman zaman gelerek burayı ziyaret ediyor. Yani cami bu yönüyle bakıldığında turizm açısından da önem arz ediyor." 

Elmalı köyü sadece ahşap camisi ile bilinen bir yer değil. Aynı zamanda Karadeniz yaylalarını aratmayacak mükemmel bir yaylaya sahip. Gün boyu temiz havası ile piknik yapabileceğiniz bu yaylaya hayran kalacaksınız..





Türk İslam Sanatlarında Kullanılmış Hayvan Figürleri

Türk İslam Sanatları Tarihi’nde hayvan figürleri:


1: Erzurum Yakutiye Medresesi, en üstte kartal, onun altında “hayat ağacı” ve onun altında da iki tane aslan figürleri.



2: Erzurum Çifte Minareli Medrese, Çift başlı kartal, hayat ağacı ve çift başlı ejder figürü.



3: Ağrı İshak Paşa Sarayı, Aslan figürü ve aslanın kuyruğu ile başlayıp uzayan ve diğer aslanın kuyruğu ile birleşen bir çeşit hayat ağacı.



4: İzmir Birgi, Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, köşe taşı olarak kullanılan aslan figürü. Muhtemelen devşirme.



5: Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü çinileri içinde gizlenmiş kuşlar.



6: Sivas Gök Medrese’nin taç kapısı üzerinde 12 Hayvanlı Çin takvimine atıf olarak düşünülen karışık hayvan figürleri. Ejderler net olarak görülüyor. Sağdakinde ise kanatlı bir insan figürü var gibi.



Kayseri Hunat Medresesi’nin su oluklarında (çörten) ise Boğa başına benzeyen bir figür kullanılmış. Fakat bir takipçimizin hocası bunun Aslan figürü olduğunu belirtmiş.

Erzurum Üç Kümbetler’de ise Boğanın boynuzları arasında bir insan başı olduğu bilgisine ulaştım.

7: Adana Ulu Camii’nde çift başlı yılan ya da ejder figürü. Bu kümbete benzeyen ögenin bir benzeri daha yok.



İshak Paşa Sarayı’nda Kartal, Aslan ve İnsan figürlü ahşap taşıyıcılar. Detaylı videosu abonelere özel kısımda video ile anlattık. Bakabilirsiniz.

8: Amasya Sabuncuoğlu Şerafettin Daruşşifası’nın taç kapısında tam olarak ne olduğu belli olmayan bir sembol. Yılan gibi duruyor.



9: Cizre Ulu Camii kapısının ejder motifli tokmakları. Orijinalleri Danimarka’da. (İzinsiz alınmış, ÇALINMIŞ)



Bunların dışında Diyarbakır Ulu Camii ve Mardin’deki tarihi yapılarda hayvan figürleri görmek mümkün. Bursa ve Konya arşivimde hiç bu tarz motiflere denk gelmedim gözden kaçmış olabilir.

Özetle; Selçuklu dönemi eserlerinde camii ve medreselerde hayvan figürü çokça kullanılmış; Osmanlı döneminde daha çok geometrik ve bitkisel motiflere ağırlık verilmiş diyebiliriz. Türklerin Orta Asya’dan getirmiş olduğu kültürün bunda etkisi vardır. Biraz da İran’ın.


Kaynak: instagram: Anadolunun Camileri


Türkiye'de İçme Suyunu Bedava Temin Eden İl: Balıkesir'in Balsu Derneği

Mihraba Adanmış Gönüller isimli kitapta yer alan Mükerrem ÜÇKAN'ın makalesine göre,

Balıkesir, maddi ve manevi bolluk ve bereketlerle dolu, insanların kendilerini güvende hissettiği, aile yapısının korunduğu küçük, sevimli, bolluk ve bereketiyle tanınan, gelenin bir daha ayrılmayı istemediği gelenek ve göreneklerine bağlı bir şehirdir. 

Makalede anlatılan Balıkesir Gönen Doğumlu ve 27 Haziran 2008 tarihinde aramızdan ayrılan Hafız Abdullah Karatoprak'ın anlatıldığı kısımda Balıkesir'de Su ile ilgilenen bir sivil toplum kuruluşu olduğunu ve adının Balsu Derneği olduğunu anlıyoruz.

O yıllarda ciddi manada çekilen su sıkıntısına karşılık Balsu Derneğinin çalışmalarına (Hafız Abdullah Karatoprak) destek olmuştur. Balsu Derneği'nin görevi iyi vasıflı içme suyu temin etmek ve bedava hizmet sunmaktır. Türkiye'de içme suyunu bedava temin eden Balıkesir'den başka hiçbir il yoktur.


Anlaşıldığı üzere Balıkesir ücretsiz su temini konusunda öncü olmuş, Balıkesir'de bir çok çeşme ve şadırvan olduğunu görüyoruz. Bir çoğu tekrar kullanımda olsa da bazıları yıkılmış bazıları ise tamir edilmeyi beklemektedir. Günümüzde ise Büyükşehir olan Balıkesir su temini konusunda aşağıdaki liste fiyatında su temini etmektedir.

 BÜYÜKŞEHİRLERİN SU ÜCRETLERİ

*konutlarda 0-15 m3, 1. kademe

1 TRABZON: 13.70 TL

2 KONYA: 14.83 TL

3 BALIKESİR: 15.39 TL

4 ESKİŞEHİR: 15.43 TL

5 BURSA: 15.83 TL

6 İSTANBUL: 16.50 TL

7 ADANA: 16.79 TL

8 VAN: 18.33 TL

9 ANKARA: 20.26 TL

10 İZMİR: 28.25 TL



Balıkesir Ali Hikmet Paşa Meydanında Bulunan Büyük ve Küçük Şadırvanlar..

Özel Osmanlıca Mezar Taşı Tasarım Hizmeti




Osmanlıca Mezar Taşı Tasarım Hizmeti Alabilirsiniz. Özel tasarımlar yapılmakta olup sadece tasarım ve modellemesi hazırlanmaktadır. İletişim: https://www.sindirgi.net/p/iletisim.html

Osmanlıca mezar taşı tasarımı, geçmişin estetik ve anlam yüklü geleneğini günümüze taşıyan özel bir hizmettir. Mezar taşları, Osmanlı döneminde kadın ve erkek mezarları olarak iki ana kategoride tasarlanmıştır. Her bir taş, anlamlı detaylar içerir ve beş temel bölümden oluşur:

Başlık: Erkek mezar taşlarında “Sarık,” “Kavuk,” ve “Fes” gibi başlık türleri bulunur. Bu başlıklar, mezar taşında yatan kişinin yaşarken hangi tarikata veya mesleğe ait olduğunu gösterir. Örneğin, serpuş adı verilen başlıklardan Mevlevi, Bektaşi, Melami gibi tarikatlara mensup olduğu anlaşılabilir. Aynı şekilde, yeniçeri, kadı, esnaf, din adamı gibi meslekler de başlıklardan okunabilir.

Serlevha: Mezar taşlarının başlangıcında yer alan yazılı metinlerin bulunduğu bölümdür. Osmanlı dönemi, İslam dinini güzel bir şekilde özümsediği için, kabir hayatına başlarken yüce yaradanın ismini mezar taşına giriş cümlesi olarak kazıtmıştır. “Hüvelbaki” ifadesi, mezar taşlarında en sık görülen giriş cümlesidir. Mevlevi ve Bektaşi ser levhaları ise “Hu” ile başlar ve Allah’ı en kısa ve veciz şekilde anlatır.

Kimlik Tanımı: Bu bölümde mevtanın kimlik bilgileri, sülaleye mensup olduğu, taşıdığı unvanlar, ölüm nedeni ve kadınsa kimin hanımı veya kızı olduğu belirtilir. Bu ifadeler bazen kısa, bazen de uzun cümlelerle ifade edilir. Mezar taşları kitabeleri, Osmanlı insanının estetiğe ve edebi sanatlara verdiği önemi yansıtır.

Dua: Mezar taşları, ziyaretçilerden dua alabilme isteğiyle yol kenarına dikilir. “Ziyaretten murat dua’dır, bugün bana ise yarın sana’dır” ifadesi, Osmanlı mezarlıklarında sıkça görülen dua cümlesidir. Bu istek aynı zamanda ziyaretçilere ölümü hatırlatmak ve bir gün sıranın kendilerine geleceğini hatırlatmak içindir.

Tarih: Kitabenin en sonunda mevtanın ölüm tarihi yazılır. Hicri takvim kullanıldığı için bazen sadece yıl olarak verilirken, bazen gün, ay ve yıl birlikte verilir. Tarih bazen ser levhanın altına da yazılabilir.

Bu özel tasarımlar, geçmişin izlerini taşıyan modern mezar taşlarıdır. Eğer Osmanlıca mezar taşı tasarımı hizmeti almak isterseniz, bu geleneği yaşatmak için uygun bir seçenek olabilir.




Azerbaycan Şiiri

 AZERBAYCAN

Benim hayatımın en hareketli ve en verimli dönemleri Azerbaycan’da geçti. 

 Oraya gittiğimiz zaman ülkenin başında karabulutlar geziyor, QARABAĞ ve etrafında sürekli toprak kaybediliyor, düşmanla mücadele etmek için birlik oluşturulamıyordu. Kaybedilen topraklar, gelen şehitler, yüzbinlerle QAÇGIN denilen mecburi göçkünler, fakirlik, yokluk ve kıtlık….. Bunları Azerbaycan halkı ile beraber yaşadık. Okulumuzun bahçesi şehitlerin getirilip bekletildiği yerdi. Şehit yakınlarının perişan vaziyetine çok şahit oldum. Kim olduklarını bilmediğim bu şehitlere kendi odamda çok gözyaşı döktüm. Ama bunu sadece ben ve  HAYY OLAN ALLAH bildi. 

Sonra bir sükunet ve rahatlık devri başladı ama o yıllarda kaybedilenler ve bıraktığı yaraları hep gördük, hissettik. 

 Ve yıllar sonra can Azerbaycan’ımızın Zafer haberleri bizleri sevindirdi, coşturdu. Zaferlerin daim olsun Azerbaycan! 

  Azerbaycan hakkında çok şey söylemek mümkündür. Çünkü orada yaşadığım 17 yıla asırlar sığdı. Ancak sözün kısası makbuldür sadedinde duygularımı bir ölçüde bulduğum şu şiir çok hoşuma gider ve okurum zaman zaman.  


 ŞAİR YAVUZ BÜLENT BAKİLER’ E Allah rahmet etsin


AZERBAYCAN YÜREĞİMDE BİR ŞAHDAMARDIR

Kuşluk vaktine kadar geceler boyu

Savrularak okuduğum yine Şehriyar

Ala ceylanlara benzer hep Azeri türküler

Dinlediğim tar


Ayrılmaz başımdan bırakmaz beni artık

Selamsız sabahsız bir efkar

Ve yüreğim bin yıllık destanlarla tutuşur

Büyür Azerbaycan kadar


Azerbaycan

Dedem Korkut şafağı

Mübarek dilimi süt gibi sağar

Bazen rüzgar olur iliklerimde

Bazen yağmur gibi üstüme yağar


Götür beni Aras Al beni Hazar

Oğuz'u Oğuz'dan başka kim anlar

Yaram derin merhemim yok vaktim dar

Bir destan yazar gibi yaz beni Hazar

Duy beni Bahtiyar

Duy beni Şahmar


Geçen zaman üstüne dökülen kan üstüne

Kılıç - kalkan üstüne

Ve ağzı köpüren yeleli atlar üstüne

Benim bir yeminim var

Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır

Ben Yakup gibiyim uzun yıllardır

Onda Yusuf'umun kokusu vardır

Ve hasreti gönlümde büyük Türkistan kadardır

Ayettir kitabımda bayrağımda rüzgardır

Azerbaycan yüreğimde şahdamardır


Şimdi Azerbaycan'da mevsim bahardır

Türküleri yine, baştanbaşa efkardır

Düşlerime yağan kardır

Boynu bükük bir diyardır

Yardır

Ağzı köpüren atlar üstüne yeminim vardır

Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır. 

Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Sındırgı.net | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Sındırgı için ile..