Sındırgı

hayvan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayvan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Doğanın Öğrettiği Sevgi: Yörüklerin Hayvanlarla Yaşam Sanatı

 Yörüklerin Hayvanlara Karşı Şefkati ve Saygısı: Doğa ile İç İçe Yaşamın Bir Yansıması

Yörükler, Anadolu’nun en eski göçebe halklarından biri olarak, hayvanlarla ve doğayla kurdukları derin ilişkileriyle tanınırlar. Yüzyıllardır süren bu yaşam tarzı, onları doğanın ritimlerine ve hayvanların ihtiyaçlarına duyarlı hale getirmiştir. Hayvanlar, Yörükler için yalnızca bir gelir kaynağı değil, yaşamın ayrılmaz parçaları ve kutsal emanetler olarak kabul edilir. Bu nedenle, onlara gösterilen şefkat ve saygı derin bir kültürel ve ahlaki anlayıştan beslenmektedir.


Hayvanlarla Paylaşılan Yaşam

Yörüklerin hayatında hayvanlar sadece ekonomik değer taşıyan varlıklar değil, aynı zamanda yol arkadaşları ve aile bireyleri gibidir. Keçiler, koyunlar ve develer, onların göçebe yaşamını sürdürebilmesi için vazgeçilmezdir. Yörükler hayvanlarını besler, onları korur ve ihtiyaçlarını karşılayarak hayatlarını onlarla birlikte şekillendirirler.


Keçilere Gösterilen İlgi: Keçiler, Yörükler için yalnızca ekonomik bir değer sunmazlar; onların doğa ile olan ilişkilerini de derinleştirir. Keçilerin davranışlarına göre doğanın dengesi hakkında bilgi edinir ve bu canlılara büyük bir özen gösterirler. Sürüleri otlatırken en iyi otlakları bulmaya çalışır, hava koşullarına göre sürülerini korur ve güvende tutarlar.


Develerle Kurulan Bağ: Göçlerde develer, sadece yük taşıyan hayvanlar değil, zorlu yolculukların sessiz ortaklarıdır. Yörükler develerine büyük özen gösterir; yolculuk sırasında ihtiyaçlarına dikkat eder, zorlandıklarında durup onlara gerekli bakımı sağlarlar. Deve hastalandığında yolculuğa ara vererek onu iyileştirirler.


Şefkatin ve Saygının Kültürel Kökleri

Yörüklerin hayvanlara gösterdikleri bu özen ve saygının temelinde, kültürel ve dini inançlar yer alır. Yörükler, doğayı ve hayvanları Tanrı’nın emaneti olarak kabul ederler. Bu inanç, doğaya ve hayvanlara saygı göstermeyi bir yükümlülük haline getirir. Onlar için hayvanlara kötü davranmak ahlaki bir yanlış olduğu kadar, dini bir sorumluluğun ihlali olarak da görülür.


İsraf Etmeme ve Hayvan Haklarına Saygı: Yörükler, hayvanlardan elde ettikleri ürünleri israf etmeden kullanırlar. Yalnızca ihtiyaçları kadarını alır, geri kalanını doğanın döngüsüne bırakırlar. Hayvanlarının sağlığını korumak için ellerinden geleni yapar ve onların doğal yaşamlarına saygı gösterirler.


Hayvanların Emeğine Değer Verme: Yörükler, hayvanlarının emeğini kutsal kabul ederler. Hayvanlar yalnızca ekonomik fayda için kullanılmaz, aynı zamanda onların refahı da gözetilir. Doğum yapan hayvanlar özel bir bakıma alınır, zayıf düşenler dinlendirilir ve doğal döngülerine saygı gösterilir.


Hayvanların Yörükler İçin Manevi Önemi

Yörükler, hayvanlarına duydukları sevgiyi ve saygıyı geleneklerine ve masallarına yansıtırlar. Çobanların sürüleriyle olan duygusal bağları, onlara isim vermeleri ve onlarla konuşmaları, bu hayvanların Yörük kültüründe sadece mal değil, yaşamın manevi bir parçası olduğunu gösterir. Yörükler için hayvanlar dost, yoldaş ve yaşamlarının vazgeçilmezidir.


Sonuç olarak, yörüklerin hayvanlara karşı gösterdiği şefkat ve saygı, onların doğayla kurdukları derin ve anlamlı ilişkinin bir göstergesidir. Hayvanlar, Yörüklerin hayatında sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda kültürel ve manevi anlamları olan varlıklardır. Bu gelenek, doğaya ve hayvanlara olan sorumluluğu derinden hissetmeleri ve sürdürülebilir yaşam anlayışları ile günümüze de önemli dersler vermektedir.



Türk İslam Sanatlarında Kullanılmış Hayvan Figürleri

Türk İslam Sanatları Tarihi’nde hayvan figürleri:


1: Erzurum Yakutiye Medresesi, en üstte kartal, onun altında “hayat ağacı” ve onun altında da iki tane aslan figürleri.



2: Erzurum Çifte Minareli Medrese, Çift başlı kartal, hayat ağacı ve çift başlı ejder figürü.



3: Ağrı İshak Paşa Sarayı, Aslan figürü ve aslanın kuyruğu ile başlayıp uzayan ve diğer aslanın kuyruğu ile birleşen bir çeşit hayat ağacı.



4: İzmir Birgi, Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, köşe taşı olarak kullanılan aslan figürü. Muhtemelen devşirme.



5: Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü çinileri içinde gizlenmiş kuşlar.



6: Sivas Gök Medrese’nin taç kapısı üzerinde 12 Hayvanlı Çin takvimine atıf olarak düşünülen karışık hayvan figürleri. Ejderler net olarak görülüyor. Sağdakinde ise kanatlı bir insan figürü var gibi.



Kayseri Hunat Medresesi’nin su oluklarında (çörten) ise Boğa başına benzeyen bir figür kullanılmış. Fakat bir takipçimizin hocası bunun Aslan figürü olduğunu belirtmiş.

Erzurum Üç Kümbetler’de ise Boğanın boynuzları arasında bir insan başı olduğu bilgisine ulaştım.

7: Adana Ulu Camii’nde çift başlı yılan ya da ejder figürü. Bu kümbete benzeyen ögenin bir benzeri daha yok.



İshak Paşa Sarayı’nda Kartal, Aslan ve İnsan figürlü ahşap taşıyıcılar. Detaylı videosu abonelere özel kısımda video ile anlattık. Bakabilirsiniz.

8: Amasya Sabuncuoğlu Şerafettin Daruşşifası’nın taç kapısında tam olarak ne olduğu belli olmayan bir sembol. Yılan gibi duruyor.



9: Cizre Ulu Camii kapısının ejder motifli tokmakları. Orijinalleri Danimarka’da. (İzinsiz alınmış, ÇALINMIŞ)



Bunların dışında Diyarbakır Ulu Camii ve Mardin’deki tarihi yapılarda hayvan figürleri görmek mümkün. Bursa ve Konya arşivimde hiç bu tarz motiflere denk gelmedim gözden kaçmış olabilir.

Özetle; Selçuklu dönemi eserlerinde camii ve medreselerde hayvan figürü çokça kullanılmış; Osmanlı döneminde daha çok geometrik ve bitkisel motiflere ağırlık verilmiş diyebiliriz. Türklerin Orta Asya’dan getirmiş olduğu kültürün bunda etkisi vardır. Biraz da İran’ın.


Kaynak: instagram: Anadolunun Camileri


Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Sındırgı.net | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Sındırgı için ile..