Sındırgı

ekmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Balıkesir’de Ekmeğe Zam Geliyor

2024 yılında geçerli olacak asgari ücret 17 bin 2 TL olarak belirlendi. Yeni asgari ücretin açıklanmasının ardından zam haberleri gelmeye başladı.

BALIKESİR’DE EKMEĞE ZAM
Balıkesir Fırıncılar Odası, 7,5 TL olan 210 gram ekmek fiyatının 1 Ocak 2024’ten itibaren 8 TL olacağını duyurdu. Öte yandan yeni fiyat tarifesinin Körfez ilçeleri; Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Edremit ve Havran’da 1 Ocak 2024’ten itibaren 1 kilogram ekmek fiyatı azami 40 TL'yi geçmemek kaydıyla 210 gram ekmeğin 7.50 TL’den satılacağı, 250 gram ekmek 10 TL’den satılacağı öğrenildi.

Ekmeğin Fiyatı, Toplumun Refahını ve Mutluluğunu da Etkiliyor

Ekmeğe zam, Türkiye’de son zamanlarda çok tartışılan bir konu. Ekmeğin fiyatı, 2024 yılı başından itibaren birçok ilde arttı. Örneğin, Ankara’da 210 gram ekmeğin fiyatı 8 TL’den 7,5 TL’ye, Sakarya’da 250 gram ekmeğin fiyatı 5 TL’den 7,5 TL’ye yükseldi. Bu zamların sebebi olarak, un, maya, elektrik, su, işçilik gibi maliyetlerin artması gösteriliyor.
Ekmeğe zam, hem fırıncılar hem de tüketiciler için zor bir durum. Fırıncılar, maliyetleri karşılayabilmek için zam yapmak zorunda kalırken, tüketiciler, en temel gıda maddelerinden biri olan ekmeği daha pahalıya almak zorunda kalıyor. Bu durum, özellikle düşük gelirli vatandaşlar için büyük bir yük oluşturuyor.
Ekmeğe zam konusunda fikrim şu: Ekmeğin fiyatı, hem fırıncıların hem de tüketicilerin haklarını koruyacak şekilde belirlenmeli. Ekmeğin fiyatını belirleyen unsurların şeffaf bir şekilde açıklanması, ekmeğin kalitesinin ve gramajının denetlenmesi, ekmeğin israfının önlenmesi, ekmeğe alternatif gıda maddelerinin teşvik edilmesi gibi önlemler alınmalı. Ekmeğe zam, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyal bir sorun da. Ekmeğin fiyatı, toplumun refahını ve mutluluğunu da etkiliyor. Bu yüzden, ekmeğe zam konusunda herkesin duyarlı ve sorumlu olması gerekiyor.



Kokusu Burnumda: Mahalle Fırınlarında Pişen Ekmek

Merhabalar. Bizde fırına “hurun” denir. Niye bilmem. Merak ettim. Hurun diyen başka yerler de varmış.

Fırında ekmek yapmak ev olmanın bir gereğiymiş gibi düşünürdüm ben. Sanki annelerin elinden çıktığı için güzel olurdu ekmekler de.

Düvertepe’deki fotoğraf turunda fırınları da çektim.

Fırın önünde kimseler görmedim hiç. Artık fırıınlar kullanılmıyormuş. Öyle dediler. Nedenlerini anlamak zor değil. Büyük aile kalmadı bir kere. Daha çok yaşlılar var köyde. Onların da çoğu yalnız yaşıyor. 

Köyü arabasıyla ziyaret eden bir fırıncı vardı.  Ekşi maya köy ekmeklerinden satıyordu. Anam da ekmeğini ondan alırdı. Yine öyledir sanırım. Bir ekmek bir hafta yetiyor ona. Fırında niye ekmek yapsın? 

Ramazan bayramı arefesinde peksimetler için yakılıyormuş artık fırınlar. Bizim köylülerden sini sini peksimet fotoğrafları paylaşanlar vardı. Onların sayısının da iki elin parmaklarını geçeceğini sanmam.

Zor iştir ekmek yapmak. Zahmetlidir. Ustalık ister. Her şeyin kararını bileceksin. Bilmiyorsan bilene soracaksın.

Hele büyük ailelerde. O hamur teknesinin içinden çıkmak hiç kolay değildir. Güç kuvvet ister. Terini de akıtmayacaksın hamura. 

Bir önceki ekmekten ayırdığın mayayı hazırlayacaksın bir kere. Ne kadar un koyacaksın tekneye? Suyun sıcaklığı nasıl olacak? Suya ne kadar tuz atılacak? Ne zamana kadar yoğuracaksın? Mayalanması ne kadar sürecek? Hamuru binetlere ne zaman koyacaksın? Yeterince orası da olmalı ekmeklerin. Yoksa hamur yapışıverir. Binetleri fırın önüne götüreceksin, hamur orada da bekleyecek.

Fırının ekmek bırakmaya hazır hale getirilmesi de ustalık ister. Ateşi nasıl ayarlayacaksın? Kızgın ardı olunca nispeten kolay. Ama ya kızgıncıysan. Fırına ne kadar kesme atacaksın? Çok kızdırırsan ekmekler yanar. Dışı pişer içi hamur kalır. Ateş az gelirse bu kez ekmeklerin kabukları kalın olur. Fırındaki küllerin iyi süpürülmesi de önemli. Süpürürken söngenin yanmamasına dikkat edeceksin. Fırının ağzında bir miktar köz bırakman lazım. Sonra sıra kürekle ekmeklerin fırına bırakılmasına gelir. El çabukluğu önemli. Hamurlar yayılırsa olmaz.

Ekmekler fırında. Fırının ağzı kapalı. Ekmeğin piştiğini nasıl anlayacaksın? Arada kapağı açıp içeri bakarsın. Ortalardan bir ekmeği çıkarıp ağırlığını yoklarsın. Ekmeği tartarken ellerin yanar. Vakti gelmediyse geri yerine koyarsın. 

Fırından önce pideler çıkar. Pidelerin hamuru incedir. Fırının ağzına yakın konulur. Onun için çabuk pişer. Pidelerden bir ikisi parçalayıp fırın önündekilere dağıtmak adettendir. Mis gibi kokar fırından çıkan ekmek. Çevredekilerin canı çeker. 

Şimdilerde ekmek ertesi güne kalınca yemiyoruz. Oysa çocukluğumuzda öyle miydi? Fırında yapılan ekmek 10-15 gün dayanırdı bizim evde. Sonuna doğru öyle bir kururdu ki o da. Ninem ekmek dilimlerini ıslatıp öyle yerdi. Bu yüzden de taze ekmekli sofralar çok özeldi.

Önceden evlerde sadece ocak başı varmış. Onun için fırında pişecek yemekler için de köy fırınları kullanılırmış. Neyse ki sonradan maşıngalar çıktı da fırın yemekleri kolayladı. 

Fırında ekmek yanında sini de yapılırdı. Çoğunlukla sinide börek pişirilirdi. Genellikle iki kat hamurun arasına katık konurdu. Çökeleğe katık denir bizde. Yağsız olduğu için erimez katık. Dereotu, maydanoz da eklenir tat versin diye. Ispanak ya da  pırasa ile börek yapanlar da vardı. Sini bol yağlı olursa daha lezzetli olurdu. 

Burada “hurun aşı”nı atlamak olmaz. Taze ekmekle “hurun aşı” yemek tam bir ziyafet olurdu bizim için. Bandıra bandıra. “Parmaklarını yemek” deyimini hurun aşıyla eşleştirirdim ben. Hurun aşı yaz yemeğidir. Patlıcan, biber, domates, soğan, sarımsak doğranıp yağı tuzu da eklenir. Siniyle fırında pişirilir. Evlerde pişenden farklıdır hurun aşının tadı. 

Şimdi köydeki fırınlar öksüz. Yine de çok bakımsız görünmediler bana. 

Çoğunlukla ekşi maya taş fırın ekmeği girer bizim eve. Çocukluğumuzdaki ekmeğin tadını  kokusunu bulamayacağımızı bilsek de.

Sağlıcakla.

Yazı ve Fotoğraf: Mustafa Altınöz
Editör: Süleyman Çetin 

Balıkesir Sındırgı Düvertepe Mahalle Fırını







Anadoluda İmece Kültürü | Meci Nedir?

İmece, egede denilen ismiyle meci, insanların birbirleriyle yardımlaşarak bağ bahçe işlerinde birbirlerine yardım etmesidir; tütün kırmak, ekin biçmek gibi..

Genellikle köy yerlerinde uygulanan bu davranış türü halen devam etmektedir.

Köylü kadınların özellikle yardım sever olmasından kaynaklanan bu durum günümüz insanları tarafından bilinmemektedir .

Son yıllarda makineleşmenin ve teknolojinin de etkisiyle olsa gerek bu işbirliği ve birlik beraberlikle iş yapmanın ve zorlukları kolaylaştırmanın bir kültürü olan imece kültürü insanlar arasında unutulmaktadır.

Bundan 12 sene önce kayınvalidem ekin biçtirmek için köydeki akraba ve komşularından yardım istemiş "meci yapalım da benim ekinler yanmasın" demişti küçük oğlumla köyde kalıyorduk o dönem böyle bir olaya şahit olmuştum şehirde büyümüş bir insan olduğum için bu durumu ilk başta anladım tatbikî sonra kayınvalideme sorarak idrak edebildim .

İmece olacağı zaman hazırlık yapılır. Börekler, taze ekmekler hazır edilir ve iş başlar.. 

Haydi imece zamanı..

Anadolu'da İmece Kültürü


Sındırgı Tarihi Kınık Su Değirmeni

    Su değirmenleri, suyun ağırlık ve kaldırma kuvveti enerjisiyle çalışır. Öğütme, yalpalama veya çekiçleme gibi mekanik işlemleri yapmak için su çarkı veya su türbini kullanılır. 
Sındırgı ilçesinde, Kınık köyünde bulunan su değirmeni, yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip. Değirmen, dikdörtgen biçiminde ve taştan inşa edilmiştir. Bugün halen yöre insanının buğday unu, mısır unu, hayvan yemi ve bulgur ihtiyacı büyük ölçüde buradaki su değirmeninden karşılanmaktadır.

TAŞ DEĞİRMENDE ÖĞÜTÜLEN BUĞDAY TAŞ FIRINDA LEZZET BULUYOR

    Buğday, insanlık tarihi boyunca en önemli tahıl ürünlerinden biri olmuştur. Buğdayın ilk kez ne zaman yetiştirildiği tam olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık 10.000 yıl önce Orta Doğu’da yetiştirildiği düşünülmektedir. Buğdayın öğütülmesiyle elde edilen un, insanlar tarafından farklı amaçlar için kullanılmıştır. Örneğin, un, ekmek yapımında kullanılmıştır. Ekmek yapımı, tarihin erken dönemlerinde başlamıştır ve günümüze kadar devam etmiştir. Ekmek yapımında kullanılan yöntemler zamanla değişmiş olsa da, temel olarak buğdayın öğütülmesi ve hamurun hazırlanması gerekmektedir. Hamur hazırlandıktan sonra, fırında pişirilir ve ekmek elde edilir. Taş fırın ekmeği gibi bazı ekmek türleri, taş fırında pişirilerek özel bir lezzet kazanır.

    Tarihi fırınların vazgeçilmez lezzeti taş fırın ekmeği, uzun ömürlü kullanıma uygun olup odun ateşinde ve adını aldığı taş fırınlarda pişirilen bir ekmek türüdür. Taş fırın ekmeğin en önemli özeliği taş fırında ve odun ateşinde pişirilmesidir. Son derece lezzetli taş fırın ekmeğinin lezzetindeki sır ise kullanılan buğdaydan kaynaklanır. Buğday seçimi, hamurun doğru şekilde yoğruluşu ve fırının ateşinin en iyi şekilde hazırlanması taş fırın ekmeğinin diğer lezzet sırlarındandır. Taş fırın ekmeği fırına konulana kadar harcanan emek ve gösterilen özen, bu ekmeğin lezzetli olmasındaki önemli etkenlerdir. Taş fırın ekmeği, genellikle tarihi fırınlarda bulunur ve Türkiye’nin birçok yerinde üretilir.




Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Sındırgı.net | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Sındırgı için ile..