Kendisiyle 2012 yılında Balıkesir merkezde Bayşad adlı ‘edebiyata ilgi duyanların buluşma noktası olan bir dernekte tanıştım.
Balıkesir Fen Edebiyat fakültesi edebiyat bölümünden mezundu.Ülkemizin kanayan yaralarından biri olan- atanamayan öğretmenler ailesindendi. Bir dershanede çalışıyordu.
Hoşsohbet ,efendi, mütevazi bir genç.Manyas Kızıksa beldesinden..Sazı,sözü dinlenen bir genç.. Hiç şüphe yok ki ‘’ kendi hayatını, geleceğini, bugününü, hayallerini, hayal kırıklıklarını her zaman sorgulayan bir genç. Yaşadıklarını, yaşayamadıklarını, gözlemlerini,- izlenimlerini ,zaman zaman kağıda dökmeyi seven,notlar almayı alışkanlık haline getirmiş bir kişi.Balıkesir’de gezdiği caddeleri sokakları, birlikte çay içtiği sohbet ettiği dostlarını her fırsatta bu notlara dahil etmiş, bunları kurgulayıp hikayeleştirmiş.kitap haline getirmiş.Kitabına da bir isim düşünmüş : KUŞLAR KIRAATHANESİ..
Köyde doğup büyüyen ,belirli bir eğitim almış gençlerin zamanla,hayatla, yer yer toplumla yaşadıkları gerilimleri, kendi iç dünyalarında yaşadıkları gelgitleri, geleneklerin ve içinde yaşadıkları toplumun kültürünün ışığında sorgulanışı , bu kitabın özü olmuş..
Kuşlar Kıraathanesi hikayelerini yazan genç arkadaşımız SAMET ÇILDAN, belki de köy özlemiyle ,doğup büyüdüğü köye –Manyas KIZIKSA’ya dönüş yapmış. Köyde bir köy kahvesini devralmış..Gönlünce bir düzenleme-tadilat yapmış.Kahvehaneye bir isim koymuş : KUŞLAR KIRAATHANESİ..
Bizim kültürümüzde Kıraathane ,okumak anlamına gelen Kıraat kelimesinden türemiş ; müşterilerin okumaları için gazete ve dergi bulunduran,geniş,temiz ve iyi döşenmiş kahvehane anlamındadır.Halkın bir araya geldiği,gündelik olaylardan haberdar olduğu,sosyalleştiği, sanattan bilime bilgi alışverişi yapmak için buluştuğu yerdir kahvehaneler.
Gazete ve dergi okumak,,fenden sanata,ticaretten siyasete her türlü gelişme ve haber kıraathanelerdeki ortak konular olurdu.
Sırf okumak isteyenlerin değil, bilgilenmek isteyenlerin de geldiği bir yerdi kıraathaneler. Dönemin tanıkları bu yönden kıraathaneleri üniversiteye benzetirdi. Temelleri Osmanlı döneminde atılan kıraathanelerde, kimi zaman edebiyat eserleri kitlesine ulaşırdı, kimi zaman memleket meseleleri konuşulurdu. Kıraathanelerin ayrıca toplumsal hiyerarşiyi kaldırmak ve her kesimden insanın bir arada olmasını sağlamak gibi bir rolü de vardı.
Aynı zamanda okuma kültürünün gelişmesinde kıraathanelerin çok büyük katkıları oldu. Bu okuma salonlarında sadece gündelik sohbet edilmezdi. Tartışma, şiir ve kitap okumaları yapılırdı.
Karagöz, orta oyunu, hokkabaz ve milli oyunlar… Geleneksel sahne sanatları gibi kültürel etkinlikler de kıraathanelerde yer alırdı.
Yazar, şair, gazeteci, edip, aşık, meddah… Eski dönemlerden beri edebiyatçıların uğrak yeri olan kıraathaneler, edebiyat, sanat ve müzik alanlarında gelişme yaşanmasını da sağladı. Burada, şairler şiirlerini yayınlamadan önce dostlarına okurdu, aydınlar gündemle ilgili konulardan konuşur ve fikir paylaşımı yapardı.
Yahya Kemal, Sait Faik Abasıyanık, Tarık Buğra gibi Türk edebiyatında önemli yer edinmiş edebiyatçılar kıraathanelerle iç içe yaşadı. Abasıyanık, Kıraathaneler adlı bir hikayesinde bu mekanları üniversiteye benzetti.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Kaç nesil ve kaç terbiye burada birleşirdi” dediği kıraathaneler, üniversite öğrencisi, akademisyen, gazetecileri bir araya getiren bir kültür merkezi olarak da değerlendirilirdi.
Bir edebiyatçı olarak Samet kardeşimiz ,köy kahvehanesinde bir reform yapmayı düşünerek,devraldığı kahvehanenin formatını tamamen değiştirmiş..Kahvehaneyi kıraathaneye dönüştürüp bir sohbet mekanı, saz söz eğlence mekanı,, anlama anlatma bilgilenme mekanı haline getirmiş..
Bu bir kültür meselesi, toplumun eğitilmesi, bilgilendirilmesi meselesi,,,
İnsanların sadece okey oynadığı, sadece dedikodu yaptığı,,, kendisinin dışında herkesi itibarsızlaştırdığı,, partizanlığın tavan yaptığı, kovalaklık, dangalaklık, zevzeklik, edepsizlik, küfürbazlık, büyük küçük tanımazlık gibi ne kadar kötü haslet (huy ) varsa ,hepsinin dolu dizgin at koşturduğu bir mekanı ; eğlenilen, dinlenilen, bir eğitim yuvasına dönüştürmek takdire şayandır.
Samet kardeşimiz düşüncesinde kararlı olarak : Bir köy kahvesini , kültür ateşinin tüttüğü bir ocağa çevirmenin mutluluğunu yaşamaktadır.
Darısı Akçakısrak’taki aydın gençlerimizin başına..Köyde kaç kişi var ki , bizim köy değişmez,, kime neyi anlatacaksın,,, karamsarlığına kapılmadan köyde- aynı mekanda- bir HUZUR KIRAATHANESİ neden olmasın ! Köyün kendine özgü gerçeklerini değiştirmek zordur ; fakat İMKANSIZ DEĞİLDİR.
Facebook Akçakısrak Sayfasından güzel bir yazı olduğu için alıntılanmıştır.