KIZ KULESİ İLE GALATA KULESİ: BOĞAZIN HÜZÜNLÜ AŞKI
Bir zamanlar İstanbul’da, denizin iki yakasında iki sessiz bekçi vardı: Kız Kulesi ve Galata Kulesi. Biri, Üsküdar kıyısında sularla çevrili yalnız bir ada üstünde; diğeri, Haliç’in öte tarafında, Karaköy’ün kalbinde dimdik ayakta... Yüzlerce yıldır aynı gökyüzünü izleyen, aynı martıların çığlıklarına kulak veren iki yalnız kule…
Kız Kulesi, narin bir İstanbul hanımefendisiydi. Boğazın ortasında bir inci tanesi gibi parlayan güzelliğiyle zarafetin sembolüydü. Galata Kulesi ise yaşlı bir bilge gibiydi. Yüzlerce yılı omuzlarında taşıyan, İstanbul’un tarihine tanıklık etmiş, ihtişamıyla çevresine güven veren bir delikanlı…
Efsaneye göre, Galata Kulesi yıllar boyu içinde tuttuğu aşkı anlatmak için, Kız Kulesi’ne bir mektup yazmaya karar verdi. Ancak ne bir kâğıdı vardı, ne de bir posta güvercini... O da, kalbindeki duyguları martılara fısıldadı. Martılar o günden sonra Galata’dan Kız Kulesi’ne uçar oldu. Her biri bir kelime taşıdı, her biri bir duyguyu kanatlarına aldı.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder